Atasözlerinin Özellikleri
Atasözlerinin belli başlı özellikleri, öğüt vermeleri, kalıplaşmış olmaları ve halka mâl olup nesilden nesile aktarılmaları temeline dayanır. Atasözleri, bir bakıma özlü sözlerdir. Atalarımız, günlük yaşamda, iş hayatlarında, akraba veya arkadaş ilişkilerinde, doğa olayları karşısında ve benzeri yaşantıların tümünde elde ettikleri bilgi ve deneyimleri bizlere aktararak, yanlış yapmamıza engel olmak istemişlerdir. Bunun için atasözleri bizler için birer miras niteliğindedir. Bazen bir atasözü, içinde olduğumuz bir durumu öylesine güzel karşılar ki; o durumu anlatmak için kitaplar okunsa o kadar etkili olmaz dersiniz. Kuşkusuz bir ifade tarzı olarak atasözlerinin, daha birçok özellği aşağıdaki başlıklar altında ifade edeceğiz.
Atasözleri, atalarımızın, sosyal yaşantımızı, denemelere dayalı olarak, eleştiri, öğüt, genel kural biçiminde yorumlayan özlü sözleridir. Her biri, bağımsız birer cümle olan bu sözlerde halkımızın gelenek ve görenekleri, hayata bakış açıları; nükte, ince alay, taşlama, övgü ve yergi ile olguları değerlendiriş yolları görülür. Bir atasözü, ilk kez belli bir kişinin bir hayat olayını kendine göre değerlendirmesiyle ortaya çıkar, Zamanla birçok kişilerin, değişen koşullarla söze yeni görüşler katmasıyla tüm halkın beğenip benimseyebileceği ortak bir söz haline gelir.
Bu sözler törelere, geleneklere, tecrübelere, akla ve gerçeğe dayanır. Halkın ortak düşüncesini, inancını, duyusunu, ahlak anlayışını, kültürünü, felsefesini yansıtırlar. Kültürün aynasıdırlar. Eğitici ve öğreticidirler. Genellikle mecazi bir anlam taşırlar. Anonimdirler. Halk arasında dilden dile dolaşarak gelecek kuşaklara aktarılırlar. Söz ve mâna sanatlarıyla (seci, tezat, cinas, akis, mübalağa) örülmüşlerdir. Kalıplaşmış, doğal (tabii), kısa ve özlü sözlerdir.Atasözlerinin Belirgin Özellikleri
1. Kısalık ve özlülük: Uzun uzun konuşarak, ya da sayfalarca yazarak anlatmak zorunda kaldığınız bir düşünceyi üç beş kelimelik bir atasözü ile daha etkili söyleyebiliriz.
Örnek: "Dedesi koruk yemiş, torununun dişi kamaşmış."
2. Tarafsızlık: Sosyal olguların nedenlerini, uzun bir deneme ve gözleme dayanarak, taraf tutmadan bildirme. Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer.
Örnek: "Ayranı üfleyerek içer."
3. Genelleştirme: Herhangi bir olaydan çıkan sonucu ya da ibret dersini toplumun tüm bireylerini ilgilendirecek bir yargıya bağlama.
Örnek: "Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar. Gönül sırça bir köşktür, kırılırsa yapılmaz."
4. Sürekli Gözlem: Tabiat olaylarını sürekli izleyerek, nasıl oluştuklarını ne gibi sonuçlar verdiklerini bildirme.
Örnek: "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır."
5. Ders ve Öğüt verme: Kimi sözlerle doğrudan doğruya, kimi sözlerle anımsatma yoluyla ders ve öğüt verme.
Örnek: "Ağlamayan çocuğa meme vermezler. / Ayağını yorganına göre uzat."
6. Kılavuzluk, yol göstericilik: Halk kültürümüzün oluşturduğu bilgece düşünceler ve hayatı değerlendirişte kendine özgü yorumlar getirme.
Örnek: "Taşıma su ile değirmen dönmez. / Korkunun acele faydası yoktur."
7. Gelenek ve görenekleri yansıtma: Atasözleri, milletimizin manevi yapısına, gelenek ve kültürüne dair bilgileri ortaya koyar.
Örnek: "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatan vardır. / Kızını dövmeyen dizini döver. / Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer."
8. Halk inanışları: Atasözlerinin içerisinde, bugün bazısı batıl sayılan; fakat kökeni Şamanizm'e kadar dayanan çeşitli halk inanışlarına, halk hekimliğine ait bilgiler ve deneyimler bulunabilir.
Örnek: "Ananın bahtı kızına." / "Akacak kan damarda durmaz."
9. Gerçekçilik: Atasözleri, kişileri yanıltmayı hiçbir zaman amaçlamaz. Her zaman kişileri doğru olanı yapmaya yönlendirir.
Örnek: "Parayı veren düdüğü çalar."
10. Eleştiri, yergi, alay: Toplumun aksayan yönlerini, insanların dışladığı kişilik tiplerini veya milletimizin nükte gücüyle ortaya koyduğu bir yergi atasözlerinin konusu olabilir.
Örnek: "Balık baştan kokar." / "Dost ile ye, iç, alışveriş etme." / "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." / "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az."
11. Mecazlı anlatım: Her ne kadar gerçek bir deneyimi veya yaşantıyı ifade etse de, kullanılan sözcükler mecazlı anlatımın örneği olabilir.
Örnek: "Sirkesini sarımsağını sayan paçayı yiyemez." / "Mum dibine ışık vermez."
12. Sanatlı anlatım: Atasözleri, içerisinde mecaz, teşbih, hüsn-i talil gibi bir veya birden çok söz sanatını barındırabilir.
Örnek: "Bol bol yiyen bel bel bakar." (cinas) / "Her taş baş yarmaz." (seci) / "Ağız yer, yüz utanır." (mürsel mecaz) / "Güvenme varlığa, düşersin darlığa." (tezat) / "Üzüm üzüme baka baka kararır." (Hüsnütâlil)
Atasözlerinin Konusu
Atasözlerinin konulara çoğu zaman kullanıldıkları bölgeye ve ülkeye göre değişiklikler gösterir. Türk toplumunda tarih boyunca askerlik ve çiftçilik önemli olduğu için at, it, kurt, koyun, silah ve yiğitlik konusunda Türkçe'de pek çok atasözü vardır. Buna karşın Alman atasözlerinde daha çok ayı, kartal gibi Almanya'nın sembolü haline gelmiş konulara yer verilir. Bu nedenlerle, atasözlerinde evrensel ve toplumsal düzen ile bu düzendeki iyi, kötü bütün özellikler görülür.Atasözlerinin Anlam Özellikleri
Atasözleri belli bir toplumun ve/veya bütüm insanlığın yaşam felsefesidir. İnsanlarda bulunan sevgi, kıskançlık, bencillik, dostluk, düşmanlık gibi duyguşar evrenseldir. Bu nedenle bu duyguları yansıtan atasözleri de evrensel olarak kabul edilmektedir. Dünyada pek çok ulusun kullandığı atasözleri karşılaştırıldığında, bu atasözlerinin pek çoğunun aynı ya da benzer olduğu görülmüştür. Atasözleri evrensel değerler yanında bir ulusa özgü kültürel değerleri de yansıtır. Örneğin "Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.", "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur.", "Vakit nakittir." gibi atasözleri evrenseldir. Bunlara benzer atasözlerini bütün dilerde bulmak mümkündür. "Osmanlı, tavşanı araba ile avlar.", "Türk'ün aklı aldadır." gibi atasözleri ise ulusaldır. Bunlara benzeyen atasözleri bir ulusun kültürünü yansıtır.Atasözlerinin konulara çoğu zaman kullanıldıkları bölgeye ve ülkeye göre değişiklikler gösterir. Türk toplumunda tarih boyunca askerlik ve çiftçilik önemli olduğu için at, it, kurt, koyun, silah ve yiğitlik konusunda Türkçe'de pek çok atasözü vardır. Buna karşın Alman atasözlerinde daha çok ayı, kartal gibi Almanya'nın sembolü haline gelmiş konulara yer verilir. Bu nedenlerle, atasözlerinde evrensel ve toplumsal düzen ile bu düzendeki iyi, kötü bütün özellikler görülür.
Atasözlerinin Maddeler Hâlinde Özellikleri
1. Halkın düşüncesini anlatır.
2. Ulusaldırlar.
3. Kişinin ruhuna hitap ederler.
4. Kesin tavırlıdırlar.
5. İnandırıcıdırlar.
6. Geniş halk kitlelerinin yüzyıllardan beri geçirdiği denemelerden ve bu denemelerden oluşan düşüncelerden doğmuşlardır.
7. Yalın sözlerdir, anlatımları açıktır.
8. Doğa olaylarının oluşunu bildirirler.
9. Ahlak aşılarlar, ahlaklı olmayı öğretirler.
10. Bir veya iki cümleden meydana gelirler.
11. Bir çoğunda mecaz vardır.
12. Atasözlerinde söz sanatları vardır.
13. Kelimelerin yerleri değiştirilemez. Değiştirildiği zaman değişik anlamlar ortaya çıkabilir.
14. Denenmiş sözler olduğu için doğruluğu herkes tarafından kabul edilir.
Atasözlerinde Anlam Aktarması ve Somutlaştırma
Atasözlerinin çoğunda sözcükler kendi anlamlarında kullanılmaz. Cümleler kurulurken genelde konular somutlaştırılır. Kısa ve özlü bir anlatımla konu daha güzel, etkili ve çarpıcı biçimde sunulur. Genellikle sözcükler benzetme, örnekleme yoluyla başka anlamlarda kullanılarak anlatıma şiirsel bir güzellik katılır. Bazı atasözlerinin dizeler ve beyitler biçiminde oluşu, halkın atasözlerinde şiirsel anlatıma verdiği önemi gösterir.
Örnekler:"Sakla samanı, gelir zamanı." atasözünde saman sözcüğü gerçek anlamında kullanılmamıştır. Bu atasözünde, en değersiz şeylerin bile saklandığı zaman günün birinde işe yarayabileceği belirtilmektedir. "Yuvayı dişi kuş yapar." atasözünde ev düzeni ile ilgilenen kadın, yuvayı yapan dişi kuşa benzetilmiştir. Dolayısıyla dişi kuş sözcük öbeği kadın sözcüğünün yerine kullanılmıştır. "Koyun can derdinde, kasap et derdinde." atasözünde koyun sözcüğü büyük sıkıntılar içinde çırpınan insanı, kasap sözcüğü bu insanın düştüğü kötü durumdan yararlanmak isteyen ya da yalnızca kendi çıkarını düşünen kimseleri temsil etmektedir. "Aç köpek fırın duvarını deler." atasözünde aç bir insanın neler yapabileceği etkili biçimde anlatılmaktadır.
Atasözlerinin Biçim Özellikleri
Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir. Atasözlerinde biçim özellikleri şu başlıklar altında toplanabilir:
Atasözlerinde Kalıplaşma
Atasözleri bir toplumun ortak kullandığı kalıplaşmış sözlerdir. Bu nedenle herhangi bir kimse, atasözlerindeki sözcükleri ya da sözcüklerin sırasını değiştiremez. Örneğin "Dikensiz gül olmaz." atasözü "Gül dikensiz olmaz." şeklinde söylenemez. "Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür." atasözündeki "kaz" kelimesi yerine "ördek" veya "horoz" denmez. Bunun nedeni, atasözlerinin bir kişinin değil, bütün toplumun ortak malı olması ve o toplumun düşünce ve dil zevkini yansıtmasıdır. Ancak, bazı atasözleri tarihsel süreç içinde değişikliğe uğramıştır.
Örnek: "Ayağını yorganına göre köskıl." → "Ayağını yorganına göre uzat." Bu atasözündeki "köskıl" kelimesinin yerine günümüzde "uzat" kelimesi kullanılmaktadır. Tarih boyunca dilde ve kültürde oluşan değişmeler atasözlerine de yansımıştır. Kalıplaşmanın bir istisnası da bir atasözünün farklı bölgelerde değişik şekillerde söylenmesidir.
Örnek: Mum dibine ışık vermez. → "Çıra dibi karanlık olur."
Örnek: Er ekmeği er kursağında kalmaz. → "Er lokması er kursağında kalmaz."
Örneklerdeki gibi bazı atasözlerinde, hem sözcüklerin sırası hem de sözcükler değişebilmektedir. Ancak, bu değişiklik kişiden kişiye değil bölgeden bölgeyedir. Bu durum, atasözlerinin tarihsel süreç içinde ve farklı bölgelerde değişikliğe uğrayabildiğini gösterir.
Birbirleriyle Çelişkili Atasözleri
Evrendeki her şeyin zıddıyla varolduğu olgusu atasözlerine de yansımıştır. Olumlu öğütlerin yanısıra, yalnızca çıkara yönelik olumsuz öğütler veren atasözleri de vardır. "Devletin malı deniz, yemeyen keriz." atasözü bunun örneklerinden birisidir. Çelişkili atasözleri, ayrıca, toplumda ayrı düşünen grupları ve bu gruplar arasındaki ayrılıkları/çelşkileri ortaya koymaktadır.
Örnekler:
-"Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar." atasözü kişileri yoksul kimselere yardım etmeye teşvik ederken "Aç yanından kaç." atasözü bunun tersini öğütlemektedir.
-"Derdini söylemeyen derman bulamaz." atasözü kişileri derterini dostlarıyla paylaşmaya teşvik ederken "Sırrını verme dostuna o da söyler dostuna." atasözü bunun aksini savunmaktadır.
- "Her koyun kendi bacağından asılır. / Kurunun yanında yaş da yanar."
- "İyi insan lafının üstüne gelirmiş. / İti an çomağı hazırla."
- "Taşıma suyla değirmen dönmez. / Damlaya damlaya göl olur.
- "Zorla güzellik olmaz. / Zora dağ dayanmaz."